Lütfen ülkenizi ve tercih ettiğiniz dili seçiniz

Sanat Dalları

EBRU SANATI

Ebru, düz kağıdı özel yöntemler kullanarak renkli ve dalgalı çizgilerle süsleme sanatıdır. Bu yöntemle süslenmiş kağıda da ebru denir.

Farsça " bulut " anlamına gelen " ebr " sözcüğünden gelen ebru sanatının kaynağı Türkistan'dır. Türkistan'dan İran'a ve Türkiye'ye gelmiştir. Kadim bir Türk sanatıdır. Türkiye'de çok başarılı örnekleri yapılmış olup, bunların en değerlileri İstanbul Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.

Bu yöntemle düz beyaz kağıtlar; bulut veya damarlı mermer gibi dalgalı şekiller alırlar. Ebrulanmış kağıtlar kitap ciltlerinin iç kapaklarında, hat sanatında el yazısı levhalarda fon olarak kullanılırlar. Türk ebru ustaları kağıtları dalgalandırarak süslerken, ayrıca üzerine çiçek gibi motifler de işlemişlerdir.

Ebru Nasıl Yapılır?

Ebru yapmak için kağıttan başka, çalılardan çıkan bir tür zamk olan kitre, madensel veya kimyasal toz boya kullanılır. Eskiden labor, bedahşi, bengal ve çivit gibi boyalar kullanılırdı. Tabak, ufak bir hayvan, suluboya fırçası, kahve kaşığı, tahta kaşık, çanak da ebru sanatının araç gereçleridir.

Kitreli su yoğun ve yapışkan olduğundan, boyaların dalgalanmasını önler. Boyalara katılan ve mezbahadan elde edilen taze sığırın ödsuyu da onların dibe çökmesine engel olur. Derince bir kaba konulan belli ölçekteki suya bir miktar kitre karıştırılır. Kitre, kaşıkla ezilerek eritilir. Su, boza kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Bu arada boyalar ayrı ayrı iyice dövülür ve ince un haline getirilir. Ayrı kaplardaki boyalara kitreli su konarak bal kıvamında bulamaçlar meydana getirilir. Bu bulamaçların içine, belli miktarlarda ödsuyu katılır ve bulamaca iyice yedirilir. Ebrunun yapılacağı kaba kitreli su konulur. Toz haline getirilmiş boyalardan suluboya fırçasıyla az miktarda alınarak kitreli suya atılır. Önce koyu renkli boyalardan başlanır. Boyalar, yoğun ve yapışkan olduğundan, kitreli suyun üzerinde kalır. Ebru ustası, suyun yüzeyine boyaları istediği şekilde yerleştirir. Sonra bir iğne yardımıyla boyalara dokunarak şekil verir, dalgalandırır. Ardından Ebrulanacak kağıt yavaşça bunun yüzüne bırakılır. Kağıdın çok boya çekmemesi için suda fazla tutmamak gerekir. Boyalı kağıt sudan çıkarılarak suyu ve kitresi süzülür, bir köşesinden serin ve gölgeli bir yere asılarak kurutulur. Kurutma işlemi sıcakta veya güneşte yapılmamalıdır. Ebru sanatında kullanılacak kağıtların boya emen cinsten ve daha önce tutkallanmamış olması gerekir.

Eğer boyalar bozulmadıysa aynı suda ikinci kağıtta boyanabilir. Ebru desenleri günümüzde basılı kağıtlarda, duvar kağıtlarında ve kumaş üstünde de denenmektedir. Ebru sanatı, dericilikte de kullanılır. Derilerin Ebrulanması süngerle yapılır. Kağıtların ve kitap kenarlarının Ebrulanmasında ise arap zamkıyla hazırlanmış banyonun üzerine, fırçayla balmumu ve sığır ödü ile karıştırılmış maddeler serpilerek ebru şekli oluşturulur. Banyonun üzerinde mermer damarları gibi kalan bu renkler birbirine karışmaz. Ebrulanacak kağıt veya kitabın kenarı buraya hafifçe değdirilerek boyanır.

Ebru çeşitlerinden bazıları;

Her Ebru ustasının kendine özgü şekilleri vardır. O kadar ki bu şekillere bakılarak Ebruyu kimin yaptığı anlaşılabilir. Ebrular çeşitlerine ve yapanlara göre adlandırılmıştır. Başlıca Ebrular şunlardır:

Somaki Ebru : Somaki mermer damarlarını andıran ebru.

Kumlu Ebru : Serpilmiş kum tanelerini andıran ebru.

Akkase Ebru : Kenarları başka, yazı yazılacak orta kısmı başka renkte olan ebru.

Çifte aharlı Ebru : İnce nişasta ve yumurta akı ile ahar sürülmüş ebru.

Hatip Ebrusu : 18. Yüzyılda Ayasofya ‘da hatip olan bir sanatçının yaptığı ebru.

 

KATI' SANATI

KAAT’I olarak da yazılır. (Arapça kat: kesme) , kağıt ya da deriyi oyarak süsleme yapma sanatı. Bir dantel görünümündeki bu süslemelere Katıa, yapanlara da katta (kesen, oyan) denir. Katı’ özellikle İran’da ve Osmanlılarda benimsenmiş ve yayılmıştır.

     Kati çalışmalarında oyulacak kağıt ne çok ince, ne de çok kalın olmalıdır. (Eskiden bu iş için beyaz kağıttan çok, renkli ve genellikle aharlı ya da iyi mühürlenmiş kağıtlar kullanılırdı.) Uygun nitelikteki 5-6 kat kağıt tahtadan bir altlığa yapıştırılır. Bunun için çirişsiz nişasta ya da koladan yapılmış yapıştırıcı kullanılır. Kağıtların en altta olanı yalnız dört yanından tahtaya yapıştırılır, ortası boş bırakılır. Bir süre bekledikten sonra, kuruyan kağıtların en üsttekine çizilmiş bulunan desen, bir keski ya da bir oyma aletiyle kesilir. Kati sanatında oyulup çıkartılan parçaya “erkek oyma” , geride kalan parçaya da “dişi oyma” denir. Oyulan parçalar soğuk suya atılarak kağıtların birbirinden ayrılması sağlanır. Ardından bu parçalar özel bir yapıştırıcının sürüldüğü bir altlığın üstüne yapıştırılır. Bu yapıştırıcı un ya da nişastanın suyla karıştırılıp pişirilmesinden sonra içine çiriş katılarak hazırlanır. Katı’ olarak hazırlanan çeşitli çiçek, yaprak, vazo, hatta insan figürleri ve geometrik örgelerle kitap sayfaları süslenir, cilt kapakları yapılır. Aynı yolla kesilen harflerle yazı örnekleri de oluşturulabilir.

     Doğuda Çin ve Japonya’da da varlığı bilinen Kati sanatının İslam’dan önce Herat’ta ortaya çıktığı ve deri oymacılığına dayandığı ileri sürülmektedir. Bunun kökleri de Uygur Türkleri’nin 8-9. Yüzyıllardaki kitap ve cilt sanatına kadar uzanmaktadır. Kati sanatında Osmanlılarda bilinen en önemli kattalar, her ikisi de 17. Yüzyılda yaşamış olan Bursalı Fahri Dede ve Gazneli Mahmud’dur.

 

MOZAİK SANATI

   Mozaik, doğadan toplanan çeşitli büyüklük ve renklerdeki taşların kesilerek cam, tahta, yarı değerli taş ve mine gibi farklı malzemelerle zenginleştirilip, bir düzlemde bir araya getirilmesiyle oluşturulan resim ve bezeme sanatıdır.

   Mozaik eserler ilk başlarda tek renkli ve oldukça sade iken ilerleyen devirlerde çok renkli ve çarğıcı bir hal almıştır. Bir dönemde de çağının önemli tabloları kopya edilmiştir. Mozaik eserler erken dönemlerde daha çok geometrik ve bitkisel tasvirler , kumaş ya da diğer sanat kollarına ait eserlerden, ki bunlardan başlıcaları oymacılıkta kullanılan bezeme motifler oluşmuştur. Fakat Roma devrinde figürlü mozaik eserlerin sayısında belirgin bir artış görülmüştür. Bu figürlü mozaikler, çoğu zaman ünlü edebi metinleri ya da dinsel efsaneleri konu edinmiştir. Günümüzde bu figürlü mozaik eserler, yapıldığı dönemin inanışları, edebiyatı ve yaşam biçimi hakkında bilime ışık tutmaktadır.

Günümüz Mozaik yapım teknikleri;

- Kesme teknikleri
- Yapıştırma teknikleri
- Derzleme 
- Çerçeveleme
- Asma
- Bir zemin veya duvara montaj
- Işıklandırma
- Arka planlar 
- Köşeler
- Motifler

 

ÇİNİ - SERAMİK - ÇÖMLEK SANATI

Seramik , çamurun biçimlendirilip yüksek sıcaklıklarda fırınlanmasıyla elde edilen, kullanım ya da süs amaçlı eşyalar ve bu eşyaların yapıldığı malzeme. Seramikten yapılan kaplar genellikle çanak, çömlek, duvar kaplamaları da çini olarak anılır.

     Türk mimari sanatında çini, binaların içinde ve dışında süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Çini sanatı Türklerin yayıldığı bütün bölgelerde görülmektedir. Mimariyi renklendiren bu sanat çeşitli teknik ve desenlerle zenginleşen esas aşamasını Anadolu Türk mimarisinde göstermiştir. Türkler erken örneklerde Büyük Selçuklular’ın çini ve seramik sanatına bağlı kalmışlardır. Daha sonraları Çini, Seramik, Çömlek sanatı kendine özgü bir hal almıştır. Çini, 14. Yüzyılda çeşitli Türk topluluklarının bağımsız beylikleri ile Anadolu’da , sanat ve kültür hayatında, yeni bir arama ve deneme devresine girmiştir. Anadolu’da Türk çini ve seramik sanatı, özellikle 13. -19. Yüzyıllar arasında, büyük yenilikler getirmiş ve çeşitli teknik, renk ve desenlerle dünyada beğeni kazanmıştır. Mimariye bağlı olarak gelişen çini sanatı, Anadolu’ya Selçuklular’la girmiş, çeşitli tekniklerle en güzel ve başarılı örneklerini vermiştir.

Çini teknikleri;

- Kabartma tekniği
- Mozaik tekniği
- Slip tekniği
- Lüster tekniği
- Minai tekniği
- Renkli Sır tekniği
- Kazıma tekniği
- Akıtma tekniği

 

HAT SANATI

Hüsn-i Hat (Arapça hüsn : güzel, hat: çizgi , yazı) ve HÜSNÜHAT olarak da bilinir, İslam kültürlerinde, belirli kurallara uyarak güzel yazı yazma sanatı.

Çeşitleri ve türleri : Arap yazısının kökeni, Roma döneminde Arabistan’ın kuzeybatısıyla Ürdün’ün batısında yaşamış Sami asıllı Nebati kavminin yazısına dayanır. İslam dinini kabul eden ulusların kullanması nedeniyle Arap yazısı, İslam yazısı olarak ta adlandırılmıştır. Bu yazının ilk biçimi olan ve adını Küfe kentinden alan köşeli karakterli küfi yazının yerini 9. Yüzyıldan sonra aklam-ı sitte almaya başladı. Aklam-ı sitteyi oluşturan muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, tevki ve rıka adlı altı çeşit yazıda yuvarlak çizgilerin egemen olması hattatlara büyük olanaklar vererek hat sanatının ufkunun gelişmesine yol açtı.

Tekniği, araç ve gereçleri : Hat sanatında harflerin yazının türüne göre biçimlendirilmesinde temel alınan birime nokta denir. Nokta yazının yazılacağı kalemle konur ve eniyle boyu aynı olur. Başka bir deyişle nokta, kenar boyu, yazılacak yazının harf kalınlığına eşit bir karedir. Her yazı türünde tek tek her harfin baş, gövde, kuyruk vb. gibi bölümlerinin uzunluğu, burun, kaş gibi kıvrımlı yerlerinin açıklığı, üst üste ve yan yana konan belli sayıda nokta ile saptanmıştır. Böylece her harfin genişliği, yüksekliği ve boyu, kalınlığı ile oranlanmış olur. Bu nedenle bir yazının daha iri ya da daha ufak boyda harflerle yazılması yalnızca harf kalınlığını değiştirir, harflerin biçimini etkilemez.

 

KALİGRAFİ SANATI

Kaligrafi, harflerin doğru biçimlerini, aralarındaki oranları ve boşlukları belirli kurallara göre düzenleyerek güzel ve zarif yazı yazma sanatı. İslam kültür çevresinde bu sanat hat ya da hüsn-i hat olarak anılır.

Sanatçıya çok çeşitli estetik olanaklar sunan kaligrafi, özellikle alfabenin kendi başına bir sanat biçimine dönüştüğü Çin, Japonya ve Kore’de resim ya da heykel sanatlarıyla eşdeğerde tutulur.

 

SERAMİK SANATI

Seramik , çamurun biçimlendirilip yüksek sıcaklıklarda fırınlanmasıyla elde edilen, kullanım ya da süs amaçlı eşyalar ve bu eşyaların yapıldığı malzeme. Seramikten yapılan kaplar genellikle çanak çömlek, duvar kaplamaları da çini olarak anılır.

 

MİNYATÜR SANATI

Minyatür, kağıt, parşömen, fildişi vb malzemeler üstüne küçük boyutlu resim yapma sanatı. Yaygın olarak el yazması kitapların süslenmesinde ve konularının betimlenmesinde kullanılmıştır.

 

TEZHİP SANATI

Tezhip (Arapça tezhib “altınlama”, “yaldızlama”,”bezeme”) yazma kitapların sayfalarına, hat levhalarına, murakkalara, hatta tuğraların üst taraflarına altın tozu ve boya ile yapılan her türlü bezeme. Sözcük yalnız altınla yapılanın dışında , toprak boyalarla yapılan bezemeler için de kullanılır. Yalnız altınla yapılan tezhibe “halkari” denir. Tezhip yapan sanatçıya “müzehheb” adı verilir.

Tezhip en çok Kuran’ların ilk ve son sayfalarında, surelerin baş taraflarında kullanılmıştır. Kuran’larda ayetleri ayırmak için nokta yerine geçen küçük yıldız ve çiçek biçimindeki örgelerde tezhiple yapılır. Bunların geometrik biçimli olanları mücevher nokta, altı köşelileri şeşhane nokta, beş yaprağı andıran beş köşelileri pençberg, üç köşelileri de seberg adıyla anılır. Kuran okurken durulacak ya da secde edilecek ayetleri belirtmek için hizalarına konan gül biçimli süs de tezhibin ana örgelerindendir. Bunun da vakıf, secde, hizib, aşir, sure ve cüz gülü gibi çeşitleri vardır.

Tezhibin en önemli malzemesi boya ve altındır. Eskiden pastel rengin çoğunlukta olduğu toprak boyalar kullanılırdı. Bugün genellikle hazır boyalardan yararlanılmaktadır. Altın boya ise, altın varak su içinde ezilerek ve jelatinle karıştırılarak hazırlanır. Uygulanacak desen tezhibin yapılacağı kağıdın üstüne silkme yoluyla aktarılır. Simetrik desenler, her kez dörtte biri olmak üzere dört defada kağıda geçirilip tezhip edilir. Serbest desenlerin ise tümü bir defada işlenir. Boyama ve altınla bezeme işlemi bittikten sonra altınlı yerler istenirse zer mühreyle parlatılır. Böyle tezhiplere pesend (beğenilmiş), desenin altının yanında boyayla da yapıldığı tezhiplere boyalı halkar denir. Altınlamanın bir çeşidi de zerefşan (altın serpme) adını taşır. Bu tür tezhipte altına batırılmış fırça elek teline sürtülerek altın zeminin üstüne püskürtülür.

 

CİLTÇİLİK SANATI

Ciltçilik, yazma ve basına kitapların yapraklarının, yıpranmaması ve dağılmadan saklanması için birbirine dikilerek koruyucu kapaklar içinde yerleştirilmesi sanatı.

Teknik : Avrupa’da elle yapılan ciltlerde kullanılan geleneksel kapak malzemesi, esnekliği nedeniyle kitaba uygun biçime sokulabilen deridir. Cilt kapağı tümüyle deri kaplı olabileceği gibi, sırtı deri kaplı, köşeleri deri köşebentli, kapaklarıysa kağıt ya da bez kaplı olabilir. Deriden başka, solmayan, dayanıklı kumaşlar da kullanılır.

Pratik E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.